Babamın Eczanesi kitabını ilk duyduğumda çok sevinmiştim çünkü
ismini sürekli duyduğum ama hiç karşılaşmadığım bir insanın yanına röportaj
bahanesiyle gitme şansı bulmuştum. Bu konuda kimden yardım alabilirim diye
düşünürken aklımdan hemen Betül Abla ve Mustafa abi geçti. Onlardan Akın abi
ile ilgili çok şey dinleme şansım olmuştu. Mustafa abi sağ olsun bana “seni
yarın ben götürürüm hem de bende görmüş olurum” dedi. Diğer gün beni aldı ve
yanına götürdü. Hoşbeş ettiler beni tanıştırdı ve Mustafa abi gitti. Eczaneye
ilk gittiğimde dikkatimi ismi çekmişti neden ismini yeni hayat koymuş diye
düşünürken sohbet sırasında geçmişten bahsetti. Sivas’ta babasının eczanesinde
yaşadıklarını anlattı. Sivas’ta kurulu bir düzenleri varmış ve bu düzeni bir
noktadan sonra bırakıp Ankara’ya gelmişlerdir. Akın abi Eczacılık fakültesini
İtalya’da okumuş ve döndüğünde ülkesinde uzun bir süre akademisyenlik yapmıştı.
Tüm bunları bir tarafa bırakıp konuya dönersek Sivas’ta bıraktıkları düzeni
Ankara’da kurmaya çalışmışlar o yüzden eczanenin ismi de “yeni hayat” eczanesi
olmuş diye düşünüyorum. Eczanenin içine girdiğinizde tarih kokusu ciğerlerinize
kadar işliyor. Hele akın abinin radyosundan yükselen müzik sesi sizi alıp
götürüyor. Tek başına dimdik ayakta Ulus’ta eczane eczacılığı yapıyor. Akın Çubukçu,
akademisyenliğinin yanında çok iyi bir meslek örgütçülüğü yapmıştır. Ankara’da
Çağdaş Eczacılık hareketinin öncülerindendir. Ankara eczacı odası başkanlığından
tutun TEB ikinci başkanlığına kadar örgütün her alanında yer almıştır. Dersi
sadece amfide yani fakültede vermemiştir Akın Hoca, meslek örgütünün her
alanında çalışarak geriden gelenlere her alanda ders vermeye devam etmiştir. Ki
onun oluşturduğu okuldan Olcaylar, Erkallar, Sevgiler, Betüller Mustafalar ve
daha niceleri çıkmıştır. Akademisyenliğin sadece okulda ders vermekten ibaret
olmadığını da çok güzel örneklemiştir. Akın abi hayatın her alanına dokunmuştur.
Babamın Eczanesi bir solukta okunan bir kitap ve bu kitap geçmişte nice
zorluklarla eczacılık mesleğini icra etmiş toplumun her türlü sağlık ihtiyacını
karşılamış bir eczacının yaptığı mücadelesi ilerde kendisi gibi eczacı olacak oğlu tarafından kaleme alınmasıyla ölümsüzleştirilmiştir. Akın abi her zaman
üretmekten üretimden yana biri olmuştur. Babamın eczanesi kitabını uzun zaman
önce Tekirdağ Şarköy’de bir eczacıya gönderdim. 3-4 gün sonra telefonum çaldı.
Arayan çok fazla aranıp ama ulaşmakta zorluk çekilen majistral sanatının
efsanesi Süleyman Onur Kıyak’tı. Bana şöyle dedi: “Erdal beni öyle mutlu ettin
ki bilemezsin. Kargoyu aldığım gibi kitabı bir solukta okudum. Bazı sayfaları
gözyaşları içinde okudum. Akın hocam bizim için hoca, abi, arkadaş dost aklına
gelebilecek her şey olmuştu. Senin vesilenle en kısa zamanda onu ziyaret
edeceğim.” Bu güzel ifadelere bu güçlü sahiplenmeye karşı kiminin Akın Hocası
ve kiminin akın Abisi duyarsız kalamazdı. O da kendisinden bekleneni yaptı ve
ikinci kitabı yazdı. Akın çubukçu “Hacettepe Eczacılık Nerede?” kitabıyla
okurlarıyla tekrardan buluştu.
Teşekkürler Akın abi öğrettiklerin ve öğreteceğin her şey için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder