19 Haziran 2018 Salı

24 Haziran Seçim Kampanyaları Üzerine Değerlendirme



Seçimlere az bir zaman kala siyasi partilerin seçim kampanyalarını değerlendirelim. Geçmiş dönemleri de düşünerek şuan ki konumlarını tartalım istedim. Son olarak da bu konuda kimin önde olduğuna hep beraber karar verelim.
İlk olarak 16 yıldır iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi ile başlayalım. Partinin kampanyalarında ciddi gerileme olduğu görülmektedir. Özellikle slogan noktasında her zaman bir adım önde olan partinin bu seneki sloganı iyi olmakla beraber görsel algıya hitap etmek için “Türkiye Vakti” sloganı üzerinden AK algısı mesajı vermek istedi. Düşünce güzel her şey iyi hoş ekranda da çok iyi görünmekle beraber basılı ve billboardlarda aynı şeyi düşünmek zor. 

Özellikle afişlerde AK bölümü dağılmış bir mürekkep edasıyla göründüğü için çok istedikleri gibi bir sonuç elde ettikleri düşünmüyorum. Özellikle afişlerinde üzerinde durulması gereken bir konuysa seçilen renklerle afişlerin boğulmuş olması. Afişte background turkuaz, slogan yazısı turkuaz, Recep Tayyip Erdoğan’ın kravatı turkuaz ve yazı içinde AK koyu mavi bu işte bir tuhaflık var. Partinin çalışmalarında bir gerileme söz konusu bana göre rahmetli Erol Olçok olsaydı bu afişlere kesinlikle onay vermezdi. Bizzat tüm kampanyaları yürüten isim olan Olçok’un eksikliği ciddi derecede hissedilmiştir.
AK Parti'nin zümrüdü Anka reklamı için tıklayınız
Cumhur İttifakı içinde yer alan bir parti ile başladığımız için diğer parti ile de devam edelim. Milliyetçi Hareket Partisi, partinin geçmiş dönem yaptığı çalışmalar vurucu ve etkileyiciydi hatta son seçimde yaptıkları 17/25 Aralık afişleri ile seçimin en iyi çıkışını yaptıklarını rahatlıkla söyleyebilirim. Bu dönem ise bir durağanlık var parti içerisinde ve çalışmaları çok az. Sloganları “Cumhur İttifakı Millet Aklı” renk seçimleri genel anlamda değişmediği için görsellik açısından geçmişe yönelik çok ciddi eleştiriler olmayacaktır. 

Bu seçimde kampanyalar noktasında MHP ile aklıma gelen tek şey Karadeniz yöresine ait Hoptek yani kolbastı olarak bilinen oyunun meşhur ezgisini kendilerine uyarlamış olmaları geliyor.
MHP'nin seçim şarkısı için tıklayınız
Millet İttifakı içerisinde olan partilerden Cumhuriyet Halk Partisi bu sene afişlerinde çok bir değişim gözükmemekle beraber renk ve vurgu geçmiş dönemlerle hemen hemen aynı. Sloganlarını ittifaka vurgu yapmaktadır.

 “Artık Tamam Millet İçin Geliyoruz” Bu sene animasyon reklamları da sıkça kullanan partide kampanyasında tek değişiklik Muharrem İnce’nin kampanyasının bir adım önde olmasıdır. Üzerine eklediklerini düşünüyorum. Özellikle animasyon reklamlarında mavi tık olayını bir kişinin çıkarak “başkanım o zaten var” demesi halktan gelen uyarıları dikkate alıyoruz algısı yaratmış ve yine Kılıçdaroğlu’nun bu uyarıya bu seçim kullandıkları “Tamam” ile cevap vermesi de anlamlı olmuştur.
CHP'nin animasyon reklamını izlemek için tıklayınız
Millet İttifakı’nın mensubu bir diğer Parti olan İyi Parti, özellikle Google reklamları ile teknolojiyi ve 21. Yüzyıl olanaklarını en iyi şekilde kullanan bir parti olduğunu göstermiştir. Özellikle kendi parti isimlerini ve logolarına vurgu yaparak bir slogan geliştirmişlerdir. 

“Yüzünü Güneşe Dön Türkiye” ve “Keşke demeyeceğim İYİ ’ki diyeceğim” reklamları tutmuşa benziyor. Fakat tek sorun Meral Akşener Rüzgârının Muharrem İnce’nin arkasına düşmüş olması olsa gerek.
İyi Parti'nin rekalm filmi için tıklayınız
Millet İttifakı’nın son üyesi olan Saadet Partisi’ne gelecek olursak ülkedeki partiler arasında(Cumhurbaşkanı adayları içerde olan HDP’yi ayrı tutacak olursak) en iyi seçim çalışması ve reklam spotları hazırlayan ve sosyal medyayı en iyi yöneten parti Saadet partisidir diyebiliriz. Özellikle sosyal medyada çok sağlam bir ekip kurmuşlar ve yine gençlik kolları bu alanda çok iyi çalışıyor. 

Yine spotları ve “#Değiştir” sloganları ciddi anlamda doğru ve akıllıca bir slogan. Yine reklamları ve afişleri eskiye göre değerlendirecek olursak ciddi anlamda çağ atlamışlar desek yanlış olmaz. Saadet Partisi'nin değiştir reklamı için tıklayınız
İki ittifaka da katılmayan partilerden biri olan Halkların Demokratik Partisi seçim çalışması noktasında eskinin üstüne çok bir şey koydu denemez genel anlamda 7 Haziran dönemine ait reklamlarla devam ediyor görüntüsünde. 

Sloganları “Senle Değişir” ve “Bir Oy Demirtaş Bir Oy HDP’ye” son sloganları üzerinden hazırladıkları reklam afişleri gayet düşündürücü ve etkili burada ek parantez açacak olursak Demirtaş’ın kısıtlı imkânlarla çok az kullandığı iletişim araçları ile yaptıkları partiyi taşımakta ve partinin onun üzerinden kampanya yürütmesini sağlamaktadır.
HDP'nin Senle değişir videosunu izlemek için tıklayınız
Bakalım bu kampanyaların 24 Haziran’a nasıl bir etkisi olacak hep birlikte göreceğiz.

1 Haziran 2018 Cuma

TRT Üzerine


TRT tartışması bugünün sorunu değildir. Geçmişte de bu sorun olmuştur. Cumhurbaşkanı seçilirsem “TRT Genel Müdürü’nü görevden alacağım” benzeri söylemler bugünün söylemi değildir. Rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel AP başkanı iken bu sözleri sıkça söylemiştir.

21. Yüzyılda bugün hala TRT’nin tartışılıyor olması çok kötü olduğu kadar çok da acıdır. Seçim zamanları bunun bu kadar artması ise normaldir. Hele ki Doğan Medya’yı Demirören’in almasından sonra TRT’nin önemi bir kez daha anlaşılmaya başladı. Bu satışla Türkiye’de ilk defa bu kadar yayın organı tek bir kişinin elinde toplandı. Peki, TRT bu seçim dönemlerinde nasıl davranmalıdır?(Peki, davranabilir mi?) 2954 sayılı TRT Kanunu’nu bu konuyu çok net ifade ediyor. Madde 20 ikinci fıkra; “Türkiye Radyo - Televizyon Kurumu, Hükümet veya bir siyasi parti açıklama ve faaliyetlerini yayınladıktan sonra bunu dengelemek maksadıyla hemen ardından veya aynı bülten içerisinde karşı görüşleri almak için çaba harcamak ve yayınlamak zorunda değildir. “  Bu fıkra TRT’nin her koşulda elini rahatlatıyor. Uygulamada bu şekilde mi? Tabi ki değil! Bir yayın organının çalışanları seçime sayılı günler kala protesto eylemi yapıyor. Ne için? Bizim üzerimizden tartışma yapmayın diye. Yine aynı protestoyu yapanlar tarafsız olduklarını beyan ediyorlar. Verilerle bakalım tarafsızlar mı?


Bu noktada Birgün gazetesinin hazırladığı infografiği ne şekilde ele alsak elde kalıyor. Meclisteki koltuk sayısına göre oranlasak olmuyor oy oranlarına göre alsak yine olmuyor. Yani anlayacağınız TRT’nin siyasi partilere yer vermesi noktasında ne oran var ne orantı! Bu veriler ışığında TRT tarafsızdı diyemezsiniz. Hadi biz iyi niyetli olalım ve TRT taraflıdır da demeyelim(!) Ortada böyle bir sonuç ve veri varken TRT çalışanları ne yapıyor? Muharrem İnce TRT’yi eleştirdiği için protesto ediyorlar ve biz tarafsızız diyorlar. Bizi siyasete malzeme etmeyin diyorlar. TRT çalışanları bu vesile ile taraf olmuyor mu? Çokta iyi çokta güzel taraf oluyorlar. TRT Kanunu demişken 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na taraf olanların siyasi manada yaptığı eylem ne oluyor? Tarafsızlık ve devlete bağlılık: Madde 7 Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar. Sonuç olarak katılıp eylemde yaptılar. Yani taraflı olduğunuzu biliyorduk anladık arkadaşlar da malumu ilam etmeye ne gerek vardı(!)
TRT’yi şuanda sadece siyasiler tartışıyor olsa geçmişteki gibi bir durum diyebiliriz. Fakat artık halk kendisinden alınan TRT vergisinin dahi alınmamasını talep ediyor hatta alınacaksa başka kanallara versinler demeye geldi boyut. Burada sorun en başta kopmuştu. Siz Devlet kanalını özel medya hizmet sağlayıcılarla yarıştırmaya kalkarsanız bugün gelinen nokta kaçınılmaz olur. Özel medya hizmet sağlayıcıların personel devşirmek için birbiri ile yarıştığı bir kurumdan bugün bir tane doğru dürüst haber sunucusu çıkmıyorsa ve siz ana haber bültenini sundurmak için Kanal 7’den spiker devşirirseniz artık eski TRT ekolü dediğimiz mantığı yerle bir etmiş ve TRT’nin yetiştirme yönünün iflas ettiğini beyan etmiş olursunuz. Kadrolaşma mantığı ile TRT’ye vasıf aramaksızın personel alırsanız kalenizde gol yemeye devam edersiniz. Devlet kanalı olan ve halkın vergileriyle ayakta duran kurum reyting kaygısı güdüyor ve 2954  Sayılı TRT Kanunu’na göre değil de 6112 Sayılı Radyo Ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’a göre hareket ediyorsa zaten ortada devlet kanalı diye bir şey kalmamıştır.
Not: Birgün'e güvenmeyenler için Uluslararası Şeffaflık Derneği'nin TRT İzleme Raporu için tıklayınız