Gerilim ve kara mizah kategorisine alınabilecek bir film
olan benzersiz, oyuncu kalitesi ile de adından söz ettirecek cinsten bir
filmdir. Filmin senaryosuna bakılırsa senarist İlker Sarı aslında filmi
dileseydi bambaşka bir meslek üzerinden de götürebilirdi. İlker Bey sanırım
meslektaşlarına bir nevi güzellik yapmıştır. Eczacı gözü ile bakacak olursak
filmin içine çok muazzam şekilde yerleştirilmiş eczacılık sorunları kesintisiz
değinilmiş. Aslında senarist değindiği noktalarda seyirci güldürmeyi de amaç
edinmiştir. Ki bunu başardığını da düşünüyorum. Toplumsal açıdan bakacak
olursak aslında bir mahallenin gerçek muhtarı eczacıdır bir nevi. İlker Sarı bu
noktayı çok iyi yakalamış bunu filme yedirmiştir. Klasik eczacı gözüyle bakınca
aslında bunun bir hayal olduğunu unutup “arkadaş eczacı nasıl insan öldürür?”
“Nasıl yani doz hatası mı yapmış?” ikileminde senaristi de eczacı olan İlker’i
idam sehpasına oturtabilir lakin bunun bir film olduğunu birileri eczacılara hatırlatmalıdır. Aslında hatırlatmasa da Hannibal serisini tekrar izlemesi
önerilebilir. Ben eczacı bakış açısıyla 10 üzerinden 9 verirdim kendisine.
İletişim öğrencisi gözüyle bakacak olursak. Aslında ilk
filmini çeken bir yönetmen için bu kadar fazla ünlüyü bir araya toplamış olması
zaten büyük bir başarı oluyor. Kamera açıları ise benim açımdan güzeldi. Bir
noktada elin yumruk haline gelip diğer sahneye geçişi daha güzel çekilebilirdi.
Diye düşünüyorum. Senaryo açısından ise karakol sahnesi biraz bilgisayarın
kullanıldığı fakat hala ankesörlü telefon ile uyuklayan polisin varlığı
açısından göze batmasa da bir nevi daha iyi olabilirdi. Son sahne için bir şey
diyemeyeceğim çünkü İlker kendisi o sahnenin ayrıntısını anlattı. Bazen
aklınızdan geçeni filmi yansıtamayabilirsiniz. İlker ilk filmini çekme
cesaretini göstererek aslında tüm herkese güzel bir mesaj vermiştir. Çekilir
kardeşim en zor dediğiniz filmlerde çekilir. Yapılır kardeşim en güzel şeyler
yapılır eczacı da bal gibi yapar. Aslında ben İlker'e cesareti ve azminden
dolayı on üzerinden 8 veriyorum. Kendisine ikinci film ne zaman dediğimde
“tövbe” dedi ama bence yönetmen koltuğuna oturan kolay kolay kalkamıyor o
yüzden bekliyoruz kardeşim. Baktık olmuyor " Stres altında İlker'i özüne
döndürebiliriz" diyerek baskı yaparız. Ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder