“Tam bir yıl oldu bugün, bu şerefli uğraşa başlayalı,
Şu ana kadarki sicilim eh, oldukça başarılı
Ama bu, benim kişisel yeteneğimden çok
Toplumca hapse düşkünlüğümüzden olmalı
“Asker millet” diye bilinirdik 12 Marttan önce,
Şimdi ise yediden yetmişe hapishaneciyiz milletçe!”
Mısralarının sahibi Selçuk Kozağaçlı ve Çağdaş Hukukçular Derneği
savunmasından bahsetmek isterim. Adalet, evrensel bir anlam içerir. Dünyanın
neresine giderseniz gidin her yerde “ hak ve hukuka uygun davranmak” cümlesiyle
karşılaşırsınız ülkemiz dışında tabi ki. Ne yazık ki ülkemizde adalet iktidarın
dışında kimseye hak ve hukuka uygun davranmıyor. Hukuk iktidarı tartınca yargı
bağımsız değil ötekini tartınca yargı bağımsızlığına saygı göstermeliyiz
denerek iki yüzlü davranılıyor.(En basit örneği yolsuzlukla ilgili operasyonu
yapan yargı bağımlı iken Sebahat Tuncel’e ceza veren onu onayan yargı ise
bağımsızmış iktidar öyle diyor her neyse konumuza dönelim) Bağımlı olan yargıya
öyle bir yürek tokat attı ki; kırk fırın ekmek yese düzelmez. (Ki
biliyorsunuz ana akım medya Çhd başkanı yurt dışında gibi cümleler kurarak
Selçuk Kozağaçlı kaçacak ülkeye dönmeyecek gibi bir hava estirmeye çalışsa da
Suriye’de olan Selçuk abi iki gün içinde ülkeye döneceğini söyledi. Bunlar
devrimci avukatları kapitalistlerle karıştırdılar(!))Ezilenin yâri ve
yardımcısı olan Selçuk Kozağaçlı öyle bir savunma yaptı ki hukuk fakültesinde
ders olarak anlatılacak cinsten. Hatırlarsanız ÇHD’ye (Çağdaş Hukukçular
Derneği)operasyon yapıldı ve bir sürü devrimci avukat gözaltına alındı. Taylan
Tanay’ın göz altına alınışını hiç unutmuyorum ezilenleri bir gün olsun yalnız
bırakmamış mangal yürekli adam, direnmek nedir bize tekrar öğretti. Nerde
haksız yargılama nerede savunmasız biri onun yanında Çağdaş hukukçular. Onlar
kendi tabirleriyle;” tüm sahipsiz cenazelerin sahibidirler.” Umudu tükenmişlere
umut oldular. Tutuklu milletvekilleri, Kck’lileri, devrimcileri, sosyalistleri
hiç tereddüt etmeden savundular. Hukuk sisteminin çöktüğü şu devlete hukuk
dersi verdiler her seferinde. Bıkmadan, yorulmadan ve uslanmadan! Uslanmadan
çünkü genleri köklü bir sosyalist gelenekten geliyor. Cümlelerinde Nazım’ın
ustalığı, Âpe Musa’nın isyanı, Cemal Süreyya’nın aşkı vardı. Sözleri keskin
bıçak gibiydi Bedreddin'in torunlarıydı onlar. Bu güzel yürekli insanlar
şimdilerde hukuksuzluğun yüz karası iktidar sahiplerince göz altına alındılar.
Müvekkillerini savunurken söyledikleri gibi komik suçlamaların aynısını bu kez
kendilerine bir koz olarak kullanıyor bu zalım devlet. Uslandıracağını
zannediyor, paslandıracağını sanıyor, susturacağını sanıyor oysa unutuyor ki bu
insanların kalbi damarlarına kan pompaladığı sürece direnmeye devam edecekler.
Tutuklamalar yapıldıktan birkaç gün
sonra TBMM Tv’de Barış ve Demokrasi Partisi’nin Eş genel Başkanı Sayın
Selahattin Demirtaş grubunun toplantısında gündemi değerlendiriyordu.
Konuşmasının ortasında şöyle dedi: “Allah Selçuk Kozağaçlı'yı yargılayacak
hakim ve savcılara yardım etsin.” Gerçekten de öyle Selçuk abimiz öyle cümleler
kurdu ki en sağlam hakim bile sus pus olur. Gelin beraber o cümlelerinden
derlediğim birkaç savunma metinlerini sizlerle paylaşayım.
"Asla Hizaya Girmeyeceğiz. Akıllı Olmayacağız, Devletli
Olmayacağız"
"Beni en iyi anlayacak olan DGM'lerdir, çünkü onlar
ihtisas mahkemeleridir"
"Amerika izin vermeden tuvalete gidemeyen, Amerika şifresini
söylemezse uçağını uçuramayan, kendi ülkesindeki Nato üslerinin rica minnet
kapısından geçemeyen, makamını, eğitimini, aklını, servetini, rozetini
emperyalizme borçlu olan sizden mi öğreneceğiz kimin ajan olduğunu? Burada
özgürlük yok diye kendi çocuklarını Amerika’da okutanların polisi mi bize başka
ülkeler lehine faaliyet öğretecek? Bizi de kendiniz gibi beyzbol sopası ile
terbiye olacak mı sandınız?
Haddinizi bilin!"
Gerçekten de
öyle “haddinizi bilin”!